Kuş fotoğrafçısı,
ekipman seçiminde, kabaca makinede iyi görüntü üreten hızlı bir gövdeden ve aynı şekilde hızlı ve uzun odaklı bir lensten yanadır.
Uzun odaklı lenslerin yaban hayat ve kuş fotoğrafçıları için vazgeçilmez olmasının nedeni, hareketli ve sizden uzak kalmak isteyen canlıların çekim konunuzu oluşturması ve coğrafi engeller nedeniyle yaklaşamadığınız canlılara yaklaşma olanağı sağlamalarıdır. Gözümüz bu lensler ile üretilmiş yaban hayat fotoğraflarına alışıktır. Bu lensler çok geniş açılı lensler ile karşılaştırıldığında obje üzerinde bozulmalara neden olmaz.
 |
geniş açı kuş fotoğrafı |
Bu lenslerin ürettikleri fotoğraflar çoğunlukla kullanımdaki açık diyafram tercihi ve uzun odaklı olmaları nedeniyle sığ net alan derinliğine sahiptir. Bu da çoğu zaman fonu sadeleştirme ve fotoğrafı daha okunur kılma konusunda size yardımcı olur. Ancak izleyenin bu tür lenslerle üretilmiş kareleri izleme ve fotoğrafçıların bu ekipmanları kullanma alışkanlığına karşın farklı odak uzunluğuna sahip lensler ile kuş fotoğrafları çekimleri de mevcuttur.
Biraz sonra anlatacağım çekim öncesinde de Canon 17-40 mm ve Canon 85 mm lensler ile kuş fotoğrafı çekimlerim olmuştu. Ama, bu çekimlerde modelin kadraj (çerçeveleme) içinde kaplayacağı alanın büyüklüğü konusunda bir kaygı taşımamıştım. Ancak, bu çekim öncesi hayalim (hayal kurmadan olmuyor) kahramanımızın kadrajda tatminkar bir yer kaplaması ve aynı zamanda da arkasındaki manzaranın ona eşlik etmesiydi. Hayal etmesine ediyordum ama şansım olmazsa da böyle bir kareyi yakalamamın zor olacağını biliyordum. Neyse ki şanslıydım.
 |
canon 400 5.6 |
Karşılaşma: Bu çekimdeki kahramanımız; Kukumav baykuşu. Fotoğraflardaki Kukumav'ı geniş açı ile görüntülemeye giderken onunla nerede karşılaşacağımı,
arazide nasıl hareket ettiğini biliyordum. Çünkü onu daha önceki günlerde aynı bölgede fotoğrafçı bir arkadaşımla görüntülemiştik. Arazinin karla kaplı olduğu bir bölgede geziniyordu.
 |
kukumav |
Hayalimdeki çekimi düşünerek aracımla bulunduğu bölgeye doğru yola çıktım. Oraya ulaşmak biraz da maceralı olunca aklıma bir iki defa vazgeçme kararı da gelmedi değil. Yol üstünde bazı kısımlarda aracımın penceresinden baktığımda sadece kardan oluşmuş duvarları görebiliyordum. Alana vardım. Bulunduğum yolun devamı sadece bir köye ulaşıyordu. Yolun kar nedeniyle kötü durumda olması da işe eklenince neredeyse hiç kimse çalışmayı rahatsız edemeyecekti. (bunun yanlış bir düşünce olduğunu bir iki saat sonra anladım) Ara sıra kendime olmaz bu iş dediysem de beni cesaretlendiren izlediğiniz fotoğraflardaki Kukumav oldu. Yine tahmin ettiğim yerdeydi. Kukumav'ın karla kaplı bu arazide üzerine konup avlanmak için çevreyi izleyebileceği üç kadar nokta vardı. Ona yaklaştığımda tercih ettiği bir diğerine geçiyor, yine yanına gittiğimde diğerine geçiyordu. Konduğu yerlerden birisi büyükçe ve yola yakın bir kayaydı. Benim de çekim yeri tercihim bu kaya oldu. Çünkü Kukumav bu kayaya geldiğinde bazen kayanın arkasına iniyor, kendisini güvende hissedince de kayanın üstüne sıçrıyordu. Her sıçrayışında da konmayı tercih ettiği nokta kayanın aynı köşesi oluyordu.
 |
buraya konsa ne güzel olur ! |
Yaklaşık bir saat kadar daha izledim ve fotoğraflarını çektim. İyice bana alışsın istiyordum. Belki ikna eder, yürüyerek yanına yaklaşır, bir kare alabilir miyim derim diye düşündüm herhalde.
 |
kukumav |
Karar Zamanı: Artık bir karar vermem gerekiyordu. Kararımı verdim. Mevcut lensi makineden çıkardım ve geniş açı lens ile değiştirdim. Çekimin gerçekleşebileceğine tam da inanmamış olacağım ki 400 mm lensi de eski makineme taktım. Uzaktan kumandanın alıcısını makineye bağladım. Araçtan inerek kafamda kurduğum planı gerçekleştirmeye başladım. Seçtiğim kayaya yürüdüm.
Fasulye torbasını kayanın üstüne, makinemi de onun üstüne koydum. Vizörden baktığımda güzel bir manzara olduğunu görüyordum. Işığa ve manzaraya göre iyi bir kadraj belirledim. Çekim öncesi evimde bu çekim için biraz pratik yapmıştım. Çünkü önemli bir sorun vardı. Bu kadar geniş bir açıda makinenin odak noktası kuşun üstüne nasıl denk gelecekti. Bütün noktaları serbest bırakmak çözüm olmazdı. Çünkü final karede netliğin üstünde olmasını istediğim bir modelim olacaktı. Bulanık bir kuş ve cam gibi bir manzara pek iyi olmayacaktı. Aslında bu sorunu aşmak günümüz teknolojisi ile gayet mümkündü ama o teknoloji daha bu köye gelmemişti.
 |
kukumav |
Çözümüm şu oldu; odak noktalarından bir tanesini tercih ettim ve vizörden bakarak komposizyona ve Kukumav'ın konacağını tahmin ettiğim noktaya göre bu odak noktasının yerini değiştirdim. Şimdi düşünmem gereken Kukumav'ın ne kadar büyüklükte olduğu ve tahmin ettiğim noktaya gelirse netlik noktasının tam üstüne denk gelip gelmeyeceğiydi. Bu probleme de şöyle bir çözüm buldum. Bir taraftan vizörden bakarken bir taraftan da Kukumav'ın konacağını tahmin ettiğim noktaya elimi uzatıyor ve makinenin elime netlik yapıp yapmadığını kontrol ediyordum. Önceden yapılmış pratikler işimi kolaylaştırdı ve ekipmanı istediğim gibi kurup oradan ayrıldım. Uzaktan kumandaya basarak uzaklaşmaya başladım. Kumanda yüz metre uzaklıktan çekim yapabiliyordu. Ama kullanma kılavuzunda yazan bu bilgiye güvenemedim. Her bir adımda düğmeye basarak kayadan uzaklaştım. Kukumav o noktaya gelirse çekim için ne kadar mesafe yaklaşmam gerektiğini belirlemeye çalıştım. Bu işleri yaparken ara sıra Kukumav'ın diğer tüneklerine bakıyordum ama ortalıkta yok gibiydi. Ancak vazgeçmek için çok geçti.
 |
kukumav |
Araçla gezinti:
Ekipmanı kayanın üstünde bırakarak aracıma bindim ve Kukumav'ın nerede olduğunu bulmak için oradan uzaklaştım. Aklım ekipmanlarda kalmadı değil ama diğer bir aracın alana girmesi durumunda sesi hemen duyuluyordu. Yürüyerek de birisi gelmezdi herhalde. Bir saat kadar Kukumav'ı aradım. Araçla alanı terk edip 2-3 dakika sonra tekrar dönüyordum. Çok sürmedi Kukumav'ı tercih ettiği bir tünekte buldum. Yanına yaklaşmaya başladım. Buradan kalkarsa ekipmanın kurulu olduğu kayaya gitme ihtimali çok yüksekti. Ve gitti de... Ancak, kayanın hemen arkasına alt tarafına indi. Kayanın üstüne koyduğum ekipman onu rahatsız etti diye düşündüm. Ama hep yaptığını tekrar edebilirdi. Oradan sıçrayıp makinenin önüne geçebilirdi. Yavaşça kumanda mesafesine yaklaştım. Ancak ben yaklaşırken yerini terk etti ve diğer tüneğine gitti. Tekrar yanına yaklaştım, o da yine aynı şekilde ekipmanın olduğu kayanın arkasına... Bunu sürekli yapamazdım. İkimize de eziyet olurdu. Onu hiç rahatsız etmeden sabırla ve yavaşça yaklaşabileceğim en iyi noktaya yaklaştım. Aracımda beklemeye başladım.
 |
geniş açı kuş fotoğrafı |
Bir gelen olsa: Rahatlayıp kayanın üstüne çıkabilirdi. Araçta heyecanla beklemeye başladım. Elimdeki uzaktan kumanda terden ıslanıyordu. Birden kayanın üstüne sıçrayabilirdi. Ama yapmadı. Benim orada olduğumu biliyordu. Onu rahatlatacak bir şeyler olmalıydı. (Bir an albümlerin olduğu CD çantasına baktım. Neden güzel bir şarkı bu işi görmesin?) (burayı yazarken eğlenceliydi silemedim) Tek çarem beklemek ve bir aracın oradan geçmesini ummak oldu. Bir araç gürültüyle oradan geçerse Kukumav benim gittiğimi düşünebilir ve kayaya tekrar çıkabilirdi. CD çalara bir CD itip dinlemeye başladım. Çok geçmedi ileriden bir aracın geldiğini gördüm. Araç yaklaşmaya ve yanıma yaklaştıkça da yavaşlamaya başladı. Genelde böyle durumlarda insanlar yaklaşıp ne yapıyorsun burada diye sorabiliyorlar. Umarım bunu yapmaz dedim içimden. Ve araca hiç bakmadım. Araç biraz daha yavaşladı ve yanımdan geçip gitti. Artık hiç ses çıkarmadan kayayı izlemeliydim. Bu bekleme uzun sürmedi. Aracın yanımdan geçmesinden yarım dakika sonra Kukumav sıçradı ve tam planladığım noktaya kondu. Böyle öykülerde gerisini pek hatırlamam. Bir süre çekim yaptım sanırım. Sadece onun hareketlerini izliyor ve kumandaya basıyordum. Kukumav yarım saat sonra kayadan başka bir yöne gitti. Ben de araçtan inip kayaya yürüdüm. Heyecanla makineyi elime aldım ve karelere bakmaya başladım. Keşke o an biri beni görüntüleseydi.
 |
kukumav |
İkinci defa: Belki bu yaptığım biraz abartı gelebilir ama kareleri izlerken daha iyisi olabilirdi diye düşündüm ve makineyi yeni bir kadrajla tekrar ayarladım. Nasıl olsa bir kere olmuştu. Artık daha mutlu bekleyebilirdim. Neredeyse aynı şeyler tekrar yaşandı. Bu sefer ki kareler daha iyiydi. Bu çekimde bir çok koşulun beni şanslı kıldığını biliyorum. Doğada her zaman planladığımız çekimler olmuyor. Hele ki böyle bir canlının davranışlarını ön görmek pek kolay değil. Fotoğraf çekimine giderken bin fotoğraf mı bir fotoğraf mı kararını vermek gerekiyor. Denemekte fayda var.
 |
kukumav |
Sevgili Serkan ,
YanıtlaSilBir fotoğraf safarisi , tekniğin ve strateji'nin yöntemi bu denli güzel anlatılabilir. Seni Dağ Horozuna götüreceğim, buradan yazma nedinim delil olarak kalsın ve götüremezsem kendimden utanayım diye.Hikayesini de nasıl olsa buraya yazman gerekecek.Seni bu paylaşımcı ve aydınlatıcı bilgin nedeni ile yürekten kucaklıyorum.Sevgilerimle .Cavit Bilen (atmacamana)
:)Bu blog iyi oldu...haberini bekliyorum.
YanıtlaSililgin güzel sözlerin için çok teşekkürler Cavit abi.
sevgilerimle...
Cavit Abi keşke bu Dağ Horozu olayını burada söylemeseydin:( diyerek kıskançlığımı önce belirteyim.Daha önce bir fotoğraf altında sormuştum ve bana daha sonra paylaşacağını söylemiştin sanırım.Heyecanla okudum gerçekten.Benim de birkaç noktam var aslında bunu denemek için.Belki bir gün yeterince sabredebilirsem ben de deneyebilirim:) Bak yine kıskançlığımı gösterdim,ne olacak benim halim:))
YanıtlaSilTebrik ederim,sevgilerimle.....
Sevgili Adsız
SilTrakus ile ilgili bir yazımda bahsetmiştim.Burada da aynısını yazayım."Herkes ölümsüz olmak ister.Bunun olamadığını bile bile.Daha sonra da eserlerinin ölümsüz olmasına gayret eder; özellikle sanatçilar.Onlar içlerinde panteizmin virüslerini taşıyanlardır.Yaratma dürtüsü hep içlerindedir.Öldükten sonra ölümsüzleşmek öyle kolay birşey değildir.Hayatımız ile ilgili bilgiler çokta önemli değildir.Ama hazfızalarda bıraktığımız izler çok iş görür." Aşağıda sevgili Ömer'in bahsettiği gibi bu işe gönül verenlerden biri buraya ulaştığında, ya da uygulamak için yeniden okuduğunda, yıllar sonra bile olsa Serkan'ın bu yaratıcılığından bir foton ışık alsa yaşayabileği heyecanı hayal edin.Doğa müthiş tesadüflerle doludur. Bir gün dağda bir patikada nasılsa karşılaşır buluşur gideriz.Kim olduğun hiç önemli değil. Önemli olan yangına su taşıyan karınca gibi ayni yolda yürümeyi, ayni heyecanı duymayı hissetmektir.Sevgilerimle.Cavit Bilen (atmacamana)
:) maalesef kıskanç kişinin kim olduğunu tanıyamadım...tahmin etmiyor da değilim ama tahminimi boş çıkarsa diye yazamadım:)
Silçok teşekkürler...
sevgilerimle...
Herhalde geçen sene beni ençok heyecanladıran karelerden biriydi, nasıl çekilmişti, kuşa nasıl yaklaşmıştı (tabi bensiz nasıl gitti? bunu ayrıca konuşacağız:)) ). Nefis ve bir o kadar da açık yüreklilikle yazılmış bir yazı. Sadece bir şeyi merak ediyorum? Kuşun konacağı konumu az çok belirlendi, makinayı yerleştirdin... buraya kadar tamam. ancak netlikte neden otomatik (otofokusu çalıştırdın?) netliği tercih ettin, manuel yapsa idin bir faydası olur muydu? Selamlar, sevgiler...
YanıtlaSilOğuz hocam öncelikle ilgin için çok teşekkürler. Hocam odak noktasını otomatik odakta bırakmazsam kuşun biraz öne biraz arkaya konması halinde netlik yakalamak için hareket etmeyecekti. Ancak böyle bir tercihte odak noktası bir bir hat üzerinde çizgi gibi uzuyor. Bu çizginin kim önüne geçse odak otomatik olarak ona netliyor. Umarım anlamışımdır ve anlatabilmişimdir...tekrar teşekkürler sevgilerimle
YanıtlaSilİnternette sadece "bunlar benim" demeyen, bilgi paylaşan, okuyucuya önem veren sayfalar çok daha kalıcı oluyor. Senin blogun da yazılarındaki bu yaklaşımınla kalıcı yerlere gelecek ve ilgi odağı olacaktır. Sabırla bu yaklaşımını devam ettirirsen bir iki sene içinde çok kaliteli bir okuyucu kitlesine ulaşacağından eminim. Beni adah önce dinleseydin bir sene geride kalmış olacaktı.
YanıtlaSilBu yazın en beğendiklerimden.. O ortasında kırmızı daire olan kareden bende de var. Böyle bir yazıyı yazmak için diğer karelere sahip olmayı bekliyorum :)
Ömer Abi ilgin ve desteğin her zaman önemli. İyi ki varsın.
Silsevgilerimle.
Bu kare hafızalara zaten yerleşmişti, anlatımla yerini ölümsüzleştirdi...(Can Ateş)
YanıtlaSilCan ilgin ve güzel sözlerin için çok teşekkürler...Baharda görüşmek üzere...
SilVery Good! Serkan!
YanıtlaSilThank you very much Paco. I'm glad you enjoyed.
SilO kadar, saf ve GÜZEL, ki gerçek gibi..EKMEKLERİNİZE SAĞLIK.TEŞEKKÜR...
YanıtlaSilHavva Hanım geç cevap için kusura kalmayın lütfen. ilginiz ve yorumunuz için çok teşekkürler..
Sil