KUŞ FOTOĞRAFÇISI !


kuş fotoğrafçılığı

Komik olaylara şahit olunabilecek bir fotoğraf alanı arıyorsanız, kuş fotoğrafçılığı bu konuda fena değildir. Zaten komiklik bu işin başlangıcında vardır. Bu işe her nasıl bulaşırsanız bulaşın "ben ne yapıyorum burada?" sorusu her zaman durumunuzun komik olduğuna işarettir.
Ait olmadığınız bir yerde olduğunuz kesin. Önce doğa işi bu diyerek köselenin üstüne bir kot pantolon giyer çıkarsınız doğaya. Evet geldim dersiniz. Arkasından kuşlar nerede? Bir terslik var diyerek çok gidersiniz gerisin geriye. Sorarlar ne çektin diye... Çok kuş vardı der, arkasından bildiğiniz üç tür kuşun adını söyler, konuyu değiştirmek istersiniz. Sonra işler biraz yoluna girer, neyi nerede nasıl çekebilirim diye etrafınıza sormaya başlarsınız. Yardımsever fotoğrafçıya denk gelirseniz sorularınız cevapsız kalmaz, yardımcı olur. Kötüsüne denk gelirseniz, konuşur ama çok teorik.

kuş fotoğrafçısı
Neyse bu kısım bir facia, bunu belki sonra anlatırım. Yazı niyetime geri dönüyorum. Şöyle ara sıra düşünürüm başıma gelenleri, başımıza gelenleri. Birkaçını anlatmak istiyorum;

Bir seni sevdim
Mogan'dayım, Mogan parkı bilen arkadaşlar iyi bilecekler. Gölün uzun bir kıyısını çevreleyen ağaçtan yapılmış korkuluklu yürüyüş yolları vardır. İyi bir plan yaptım. Göl kenarındaki bu yolların olduğu bölümde Macar, Elmabaş, Bahri'lerin bolca gezindiği bir nokta belirledim. Korkuluğun üstünden geçerek bir buçuk metre aşağıya sarktım ve bu yolun altına girdim. Çok iyi bir noktadaydım. 

kuş fotoğrafçılığı
kuş fotoğrafçısı
Tabii bunu yaparken insanların beni görmemesi tek dileğimdi. Bu salak ne yapıyor sorusu bir yana, birisinin biri intihar ediyor diye bağırması da pek hoş olmayacaktı. Neyse bir sorun çıkmadı. Beklemeye başladım, tahmin ettiğim gibi bolca görüntü alıyordum. Ama çekimi bozan bir şeyler olmaya başladı. Kuşların yaklaşma mesafesi uzadı. Ne oluyor derken, burnuma tuzlu çekirdek kokusu gelmeye, kabukları da kafama düşmeye başladı. Tam üzerimdeki noktaya bir çift oturmuştu. Elimi uzatsam ayaklarına dokunacağım. Ama ses çıkaramam. Bu herkes için büyük bir şok olur. Başladılar uzun bir aşk öyküsüne... Öyle bir durumdayım ki dinlemekten başka çarem yok. Mesleki açıdan da iyi bir deneyim. Konumuz ilişkiler. Bir de durum bir karışık ki bulunduğum durum yetmezmiş gibi ilişkiyi çözmeye çalışıyorum. Oğlan kızı sevmiş, çaktırmamak için elinden geleni yapıyor, kız kendisine aşık olunmasından hoşnut ama bu oğlanla da zor diye düşünüyor...Bir buçuk saat dinledim incelikli konuşmalarını. Keşke benim de biraz çekirdeğim olsaydı. Bağırmak geldi içimden; "çöpleri yereee atmayıııın".

kuş fotoğrafçılığı
kuş fotoğrafçısı
Gelmeyecekler...
İki Ömer Ordu'dan yola çıktılar ben de Ankara'dan. İki Ömer diyorum kimler olduğu belli olmasın, (ama maalesef okuyucularımızın bir kısmından saklamak mümkün değil biliyorum). Bolu Gerede'de buluştuk. Mevsim sanırım pek iç açıcı değil. Çıktık yukarılara. Ormanlık bir alanda biraz gözlem yaptık. Bir süre sonra sesler çoğalmaya başladı. Az biraz çöplerin bırakıldığı bir alan dikkatimi çekti. Yemlenen farklı türler gayet cesaretli gözüküyordu. Araçlara geri dönüp kamuflaj örtülerini, matları ve fasulye torbalarını alarak geri döndük ve iyi bir yer yaptık kendimize. Sessizliğe büründük. Matlar oldu yatak, fasulye torbaları yastık, kamuflajlar battaniye. İnanın bunlar gerçekten oldu.

kuş fotoğrafçısı
Ömer'lerden biri uykuya daldı. Ama ne horultu. Olsun dedim. Yorulmuş. O uyusun kuşlar gelince kaldırırız. Yaklaşık bir saat hiç kıpırdaman alanı gözledim. Etrafta kuşları görüyorum ancak önümüze gelen yok. Bir ikisi yaklaşıyor. Ama yok, gelen yok. Neden? Neden? Neden? Nerede hata yaptık. Tek kalan Ömer ile biraz daha bekledik. Biraz arkamda duran uyanık Ömer abime sessizce ve yavaş hareketlerle dönerek bakmak istedim, nasıl, kamuflajda bir bozulma var mı diye... Gördüğüm manzara çok öğretici ve neden sorularına cevap gibiydi. Ömer abi yan dönmüş, kamuflajı üstünden atmış, gizlenmeyi bırakmış, bir eli başının altında destek bana bakıyor. Ve sadece şöyle dedi: "Gelmeyecekler".  

kuş fotoğrafçılığı
kamuflajın incelikleri !
Sessiz olun, iyi gizlenin
Kayseri Sultan Sazlığı'nda harika bir trakus kampı daha sonlanmıştı. Ülkenin dört bir yanından gelen kuş fotoğrafçıları artık evlerine dağılacaklar. Ama bu kuşçular eve giderken bile yol değiştirir. Hava kararınca evlerine dönmek istemeyen mahallenin çocukları gibidirler. Biz de öyle yaptık. Kayseri'den Niğde'ye geçtik. Üniversitenin içindeki bir gölette Dikkuyruk'ları görmek niyetindeydik. Çizmeler, kamuflaj örtüleri, tripodlar, makineler her şey tamam. Göletin kıyısında herkes yerini aldı. Kamuflajlar hazırlandı. Saatler geçiyor. Dikkuyruk'ları görüyoruz ama kıyıya yaklaşmıyorlar. Fotoğrafçı grubumuzda bir disiplinsizlik olduğu kesin. Birileri iyi gizlenmiyor ve kuşların yaklaşmasına engel oluyor. Serhat abi duruma el atıyor. Otoriter bir ses tonu ile "biraz sessiz olun ve iyi gizlenin". Hep beraber Serhat abiye döndük. Gördüğümüz manzara, hemen yukarıdaki fotoğrafta. O gün iyi kamuflaj konusundaki tüm karanlık noktalar aydınlanmıştı. Hami Abinin lensinin üstünden geçen kamuflajın zarifliğine de dikkatinizi çekerim.

doğa ve kuş fotoğrafçılığı
kuş fotoğrafçısı
Ben çıkıyorum
Kimi kuş fotoğrafçıları keyfine düşkündür. Kimisi araçtan hiç inmez, kimisi asla yiyecek içeceksiz fotoğraf çekmez. Kimisi de gizlendiği yerde uyuyakalır. Neyse konumuza dönelim. Cavit abi ile gece üç gibi buluştuk. Beypazarı Kıbrısçık'ın dağlarında Kızıl ve Kara akbabalar hedefimiz. Yolda kılavuzluk yapacak köyden bir yol arkadaşı da bize katıldı. Alana vardık. Köylüler tavuk çiftliğinde telef olmuş hayvanları bir alana bırakıyorlar. Sabah beş gibi onlara eşlik ettik ve alana girdiğimizde bizi akbabalar karşıladı. Her şey yolunda, çok iyi bir kamuflaj çadır hazırladık. İki kişi içinde bekliyoruz. Bu iş olacak. Kuzgunlar gelmeye başladı. Çok akıllılar, biraz daha sabırlı olmalıyız. Hareketsiz ve sessiz geçen iki saatin sonunda ışık iyice güzelleşti. Çok az kaldı bu iş tamam derken Cavit abiden "ben sıkıldım" cümlesi çıkmaz mı? Ben çıkıyorum, hem senin de şansını arttırmış olurum. Ne yapalım. Cavit abi şarkı söyleyerek çadırdan ayrıldı. Bu kuşları kandıran iyi bir numaradır. Kuşlar sayı sayamaz tezi çoğu zaman işe yarar. Ben çadırda kaldım. Orada kaç saat kaldım bilmiyorum ama akbabaları bıraktım kuzgunlar bile yere inmedi. Öğlen saatleri geldi. Bir an Cavit Abi'nin o sıcak sesini duydum. Serkaaaan hadi gel boş ver artık, gelmeyecekler. ("gelmeyecekler" sözünü hatırladığınızı biliyorum) Çadırdan çıktım. Çıkmaz olaydım. Hemen arkamdan geçen patikada Cavit abi, köyden arkadaşları. Mangalı yakmışlar. Etler pişmiş, kırmızı biberler közlenmek üzere. Hemen merakımı yenmeliydim. Zor da olsa sorumu sordum; Abi ben tokum da siz ne zamandır buradasınız? Cavit abi; Ben hiç gitmedim. Arkadaşlar da bir iki saat önce geldiler. Acıkmışsındır al şunu ye. 

doğa fotoğrafçılığı
kuş fotoğrafçısı
Daha ne kadar çok öykü olduğunu yazmaya başlayınca fark ettim. Kamuflajdayken gençlerin kamuflaj kurduğumuz yeri piknik alanı olarak belirlemesi, üzerimize basacaklarken organize bir şekilde ayağa fırlamamız. Gençlerin allahım sana geliyorum edaları ile bayılma bayılmama arasındaki halleri. İngiltere'den gelen bir Türk fotoğrafçı arkadaşımızı hava limanından aldırmak için araç göndermemiz. Şoförün uçaktan inen bir İngiliz'i araca bindirerek 30 km yol gitmesi. Oğuz hoca ile önümüzdeki araçları takip ederek dağa tırmanırken kaybolmamız ve gidilecek dağın tam karşındaki diğer bir dağdan karşı dağdaki arkadaşlara el sallamamız. Yarım saat, sen buraya, ben oraya, sen misafirsin sen daha yakın ol gibi inceliklerden sonra kuşun netleme mesafesinin altına inerek kıyıya çıkması. Hakan abinin ışığa yetişelim derken köy yolunda bir tavuğa çarpması ve dikiz aynasından bakarak: "öldü müüüüü????" diyerek bağırması... 

Biraz da bundan sevmiyor muyuz? Kuşçu halleri işte...

23 yorum :

  1. keyifle okudum Serkancığım, o kaybolma ötücülerin toplaştığı çeşmeyi keşfetmemize vesile olmuştu:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) evet doğrusun.
      kaybolmak iyi oluyor ara sıra.

      Sil
  2. Harikasın Serkan, eline emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)Yasemin abla çok teşekkürler. Beğeninin mutlu etti. sevgilerimle..

      Sil
  3. Yukarıdaki yorum bana aittir. Yasemin Can

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Serkan , güzel anılara geri gittim sayende.Doğa'da henüz hiç birimizin ne olduğu pek anlamadığı bir koruma kollama sistemi var.Alptekin ile Sakallı Akbaba'da üç gün dağda yattık, o indi ben yeniden saklandım iki sakallı birden geldi. Senden sonra Zafer ile "yıldırımdan üç inek öldü akbabalar onlarca" diye telefon geldi Kıbrıscık'ta girdik çadıra tüm gün bekledik sonuç senin hikaye.Bulgaristan'da lensin ucunu dışarı çıkarsan kulubeden kovuyorlar.Yukarki fotoğraflardaki lenslere bak hepsi ortada.Yine de bu iş dünyanın en keyifli işi. Bende Mogan'da Milli Piyango önünde beklerken karşı kıyıda bir aşk hikayesi fotoromanı yaptım. Ama oğlan avucunu yaladı sonunda.Güzel olan burada bu güzelliği gönül rahatlığı içinde paylaşabilmek.Hatıraları belgeleyip ölümsüzleştirmek.Seni yürekten kutluyorum.Dilerim yine birlikte bekleriz bu sefer sabrımız daha çok yeter belki kimbilir. Sevgilerimle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın Cavit Abi... Seninle yaptığım araziyi çok zevkliydi diye anıyorum hep. Ne güzel. Belki de sadece önemli olan doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlamak ve eğlenmek...
      sevgilerimle...

      Sil
  5. Serkan banka hesap numaramı veriyorum fotoğrafımın telif hakkını yollaman için garanti bankası :)))) eline sağlık çok güzel olmuş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) İyi ki Ergun hocam ile ikinizin uçurtma uçurma görüntülerini kullanmamışım. iyi para öderdim:)
      çok teşekkürler...
      sevgilerimle.

      Sil
  6. Serkan, uzun süre bilgisayarımda açık kaldı yazıların. Şimdi bitirebildim. Çok keyifli anlatmışsın. Devam...:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)Abi beğenmene sevindim... Abi ben de dün akşam seni andım. Nasıl dersen; Etrafımı senin karelerinin süslediği balıkçıda ailemle yemek yerken...:)buradan da eline sağlık.
      sevgilerimle... çok teşekkürler...
      sevgilerimle.

      Sil
  7. Yazında amma çok Ömer var, google da Ömer yazınca ilk sırada bu yazı çıkıyor.

    Bu güzel öyküleri güzel bir yazıda ölümsüzleştirdiğin için ellerine sağlık. Kuşçu psikolojisi hakkında yazmanı heyecanla bekliyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Hakan abi ile yaptığım arazi başlı başına derslerle doluydu. Keşke bu yazıyı yazmadan önce dünkü araziyi yapmış olsaydım.:)
      Blog abisi açılışını bekliyorum...

      Sil
  8. Keyifle okudum Serkan bey, elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Adem Bey. Beğenmenize sevindim...
      sevgilerimle...

      Sil
  9. Vayyy... Bu yazı çok tatlı olmuş. İnanki Serkan ben bu yazıyı görmemişim. Nasıl olmuş bilmiyorum ama böyle samimi ve espirili bir yazıyı kaçırmışım işte. Neyse geç olsun güç olmasın diyelim :) Sevgilerle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) beğenmene/okurken eğlenmene sevindim.
      belki sonra devamını yazarım:)
      çok teşekkürler...

      Sil
  10. Geçte olsa okudum. Pazartesi günü 1. yazı Kuş Fotoğrafçılı Planlama ile keyfim yerine geldi bu yazı ile de valla kendime geldim. Ne diyeyim. Teşekkür ederim. Özgür Kalay

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel.:)) çok memnun oldum...
      sevgilerimle..

      Sil
  11. Çok güzel bir anı yazısı olmuş.

    YanıtlaSil
  12. Ayrıca beni niye kuş çekimlerine götürmediğin de ortaya çıkmış oldu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) macubum... ilginiz için çok teşekkürler...
      sevgilerimle...

      Sil

 

benim o

serkanmutan@gmail.com

Yazarım Ben

1977 yılında Manisa Kırkağaç’ta dünyaya geldi. İlk-orta-lise öğrenimini Aydın Nazilli’ de tamamladı. Ankara Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdi. Ankara'da yaşıyor. Uzun bir süredir doğa fotoğrafçılığı özellikle de kuş fotoğrafçılığı ile ilgileniyor.

instagram serkanmutan