1. Gün İlk tercihim Bafa Gölü. Kuşadası'ndan yola çıkarak Serçin Köyü'ne ilerliyorum. Bir özgüven içinde araziye girişim var ki görmeniz lazım. Gözüm kapalı kamuflaj kuracağım alana ilerliyorum. Araç az yakıt tüketsin diye bir kolumu araçtan dışarı çıkartıyor, kapıdan aşağı doğru serbestçe bırakıyorum.
Hafifçe koltukta yan yatarak tek el direksiyonda aracımı kullanıyorum. Bu sürüş tekniğinin aracın az yakıt tüketmesine etkisi olduğunu bir taksi şoföründen öğrenmiştim. Kendisi ile dalga geçerek hınzırca sorduğum "abicim böyle araba kullanmanın faydası nedir? sorusuna "az yakıyor" diyerek hızlı ve etkili bir cevap vermiş, içimdeki çocuğa sert bir bakış atar gibi yapıştırmıştı cevabı. Bu cevap sonrası arabadaki derin sessizliği unutmuyorum. Neyse bunu unuttuk gitti. Anlatmadım varsayın.
Hafifçe koltukta yan yatarak tek el direksiyonda aracımı kullanıyorum. Bu sürüş tekniğinin aracın az yakıt tüketmesine etkisi olduğunu bir taksi şoföründen öğrenmiştim. Kendisi ile dalga geçerek hınzırca sorduğum "abicim böyle araba kullanmanın faydası nedir? sorusuna "az yakıyor" diyerek hızlı ve etkili bir cevap vermiş, içimdeki çocuğa sert bir bakış atar gibi yapıştırmıştı cevabı. Bu cevap sonrası arabadaki derin sessizliği unutmuyorum. Neyse bunu unuttuk gitti. Anlatmadım varsayın.
Kısa bir süre sonra etkili sürüş tekniğime karşın aracım birden ilerlemez olmuştu. Demek ki fazla özgüven zemin kontrollerinde dikkatsizliğe neden oluyor. Araba çamura batmıştı. Neyse ki hemen kurtulabildim (genelde yardım almadan aracı çamurdan pek çıkaramam). Bir şeylerin ters gideceği belli olmaya başlamıştı. Belirlediğim noktalara tek tek bakmaya başladım. Her noktadan biraz eksilerek ayrılıyordum. Zaman hızla geçiyordu. İyi ışık göz kırpmaya başlamıştı bile. Beklediğim hiç bir türü görememeye alışıyordum, ancak kuşların beni görünce hemen uzaklaşması sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Garip bir uğursuzluk vardı sanki. Sonunda biraz nefes alarak düşünmeye karar verdim. İyi bir nokta bularak oraya kamuflaj yapma kararını verdim. Hazırlıklar tamamlanınca sıra beklemeye gelmişti. Bir saat sonunda anladım ki birkaç ay hayalini kurduğum, planını yaptığım arazi berbat bir şekilde bitecekti. Dediğim gibi de oldu. Aynen öyle bitti. Berbat. Sıcak ve toz içinde...
2. Gün Bu sefer rotam Doğanbey Körfezi. Doğanbey'in seyri zevkli yolunda hedefe odaklanmış bir şekilde ilerliyorum. Özgüvenim de hafif zedelenmeler olsa da gözüm kısık, ufka kararlı bir şekilde bakarak ilerliyorum. Bu rotada ileri sürüş tekniğimi uygulamıyorum. Bu yolda bunu denemek Menderes'in denize kavuştuğu bölgede başka bir kavuşma öyküsüne neden olabilir. Yine kafamda türler ve çekimler canlanıyor. Kamuflaj için en uygun gördüğüm alana varıyorum. Aracımdan indiğim anda zihnimde canlanan fikirler bir kokuya karışıyor. Kıyı neredeyse hayvan dışkıları ile kaplanmış durumda. Biraz yukarıda manzarayı izlemek için duran araçlar var. Eminim bu adam ne yapıyor orada diyorlar. Hiç bozuntuya vermiyorum. Yere hafifçe eğilerek seçtiğim bir tanesine dokunuyorum. Halen sıcak ve taze görünüyorlar. (Yok bunu yapmadım.) Kardeşim kaç tane hayvan geçirdiniz bu kıyıdan? Fazla köy de yok etrafta. Kaç büyükbaşa sahip bu çiftçiler? Ege'nin incirine zeytinine ne oldu? Yere yatmayı bırak, yürümek imkansız hale gelmiş. Neyse kendime bir alan buluyorum. Matın üzerinde mengenede sıkılmış gibiyim. Kollarım bedenimle bütünleşmek üzere. Burnumu fasulye torbasına dayıyorum... Kuşlar mı? Onları hiç sormayın. Cevabım elbette gelecekler. En azından o an öyleydi. "Gelecekler"... Kalk Serkan kalk.
3. 4. 5. Gün Harika bir gün. Beklenti yok. Plan Yok. Hayal yok. Gam yok. Tasa yok. Daha da iyisi .ok yok.... İki alanı da aynı gün ziyaret ediyorum. Biraz oradan biraz buradan kendimi mutlu edebilecek karelerle dönüyorum eve. Elbetteki o kötü iki günün derslerini unutmadan.... Bazen plan işe yarıyor. Bazen de plansızlık...
sığır balıkçılı çekmek için sürünmem geldi aklıma,alan pek hijyenik olmuyor duyurmak lazım bunu da:)
YanıtlaSilNaci EYYUPOĞLU
:) Abi ziyaretine sevindim. Çok teşekkürler. Mesajlar yazı altında olunca hatırası da oluyor. Silinip gitmiyor. Sürünmeye gelince. Abi senin ki iyi cesaretmiş:) Ben ok.'un olduğu yere yattım. Sen peşinden gitmişsin.:)) Abicim tekrar teşekkürler...sevgilerimle...
Silbir gün sırf öyküsünü dinlemek için seninle arazi planım var.
YanıtlaSilyazıda fotoğraf da çok keyifli..
aslan ünsal
:)) aslında hepimizin başından geçen öyküler. Ben biraz abartıyorum sadece...:) Ama arazi yapalım tabii. Sevinirim. İlgin için çok teşekkürler Aslan Hocam. Sevgilerimle.
SilDışardan bakınca ter temiz, mis gibi doğa... oh ne güzel. Ama gel gelelim işin aslı çoğunlukla böyle değil. Keyifli ve samimi bir yazı olmuş. Güzel aktarmışsın. Eline sağlık. Bu arada favorim son kare :)
YanıtlaSil:) Çok teşekkürler Ali Hocam. Dediğin gibi fotoğrafın yalancı yüzü bizim doğa fotoğraflarında da var. Sadece açık diyafram bile çöpleri fon yapabiliyor:)
Sililgin için tekrar teşekkürler.
Sevgilerimle.
"Ve Ömer Abi ile her zaman elde ettiğimiz sonucu hemen aldık. Sonuç mu? Elde var sıfır. Beraber hiç fotoğraf çekemeyip bu kadar şansını zorlayan ikili bulamazsınız" satırların geldi aklıma. :) Ömer abi olmayınca itiraf kaçınılmaz olmuş. :) Biraz daha açık yazılabilirdi tabi :)
YanıtlaSilBu arazindeki mata talibim :)
:)) Daha nasıl itiraf edeyim... Yakın zamanda bir şansımız daha olacak:) O matı zaten istemezdim. O mat Ankara'da lekelendi:))
Silİlgin için teşekkürler Abicim. Görüşmek üzere...
İtiraf edeyim hiç keyfim yoktu. Çok iyi geldi. Teşekkür ederim. :)) Özgür Kalay
YanıtlaSil:)) mutlu oldum. İlginiz ziyaretiniz için çok teşekkürler Özgür Hocam... içses
Silve kuş fotoğrafçısı
yazılarını da tavsiye ederim...:)
sevgilerimle. Görüşmek üzere...
:)) ben kaçırmışım.... çok güzel anlatmışsınız. Neden bir blog olmasın???
YanıtlaSilelinize sağlık... Sevgilerimle...
Beautiful images!!!
YanıtlaSilThanks for linking up at the Bird D'Pot this week. Much appreciated.
Hootin Anni, Thanks for visit and comment. Best regards....
SilMerhaba Serkan hocam,
YanıtlaSilİstisnalar dışında en güzel fotoğraflarımı, daha doğrusu bana göre en güzel fotoğraflarımı "bir şekilde hep doğru zamanda doğru yerde olduğumda" çektiğimi hatırlıyorum. Bu arada çok güzel ters köşe bir yazı olmuş :)
Araç kullanırken sol kolun camdan dışarı sarkıtılması ile ilgili benim hipotezim ise "tecrübe". Ne kadar dışarı sarkıtırsan o kadar tecrübe ve kendine güven var diye düşünüyorum. Omuza kadar dışarı çıkmak ise son nokta :)
Ağzına sağlık, selamlar ve sevgiler. Okan Arslangiray
Haklısın. Benim için de öyle. Zaten araziye sık çıkamıyoruz. Araziye girince bile en doğru planı yapmak en iyisi. Ama bazen olmuyor işte:)
Silİleri araç kullanım tekniğine yaklaşımın bana farklı bir bakış açıcı sağladı:)) ben olaya biraz ekonomik yaklaşmışım:))
İlgin, ziyaretin ve katkı:) için çok teşekkürler Okan Hocam. Sevgilerimle...